kemik erimesine karşı güneş





Kemikler için 10 dakika güneş...
Kemik Erimesi (Osteoporoz) D vitamini eksikliğinde daha çok görülüyor. Besinlerle çok düşük miktarlarda bulunan D vitaminini güneşten alın.



Diyetle alınan kalsiyumun kemiklerde depo edilebilmesi bağırsaklardan emilmesi için D vitamini gerekli olurken vücudumuzun D Vitamini ihtiyacını karşılamak için de derideki D vitamininin aktif hale gelmesi gerekiyor. Besinlerle çok düşük miktarlarda bulunan D vitamininin en önemli kaynağı ise güneş ışığı. Türkiye Osteoporoz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Merih Sarıdoğan, en önemli D vitamini kaynağının güneş olduğunu hatırlatarak,

"Vücudunuzun besin kaynaklarından aldığı Kalsiyumdan yararlanmasını istiyorsanız, her gün mutlaka 10 dakika el ve ayaklarınızı direk güneşte tutun" önerisinde bulundu. Kemiklerimizin gelişmesi ve korunmasında D vitamini ve kalsiyumun çok önemli bir rolü bulunuyor. Uygun bir beslenme programı ile kemikler sağlıklı beslenebiliyor, aralıklı güneş banyosu yaparak da osteoporoz riski büyük ölçüde azaltılabiliyor.

D vitaminin kalsiyumun bağırsaktan emilimine ve kemikler tarafından depolanmasına yardımcı olan bir hormon olduğunu belirten Türkiye Osteoporoz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Merih Sarıdoğan, "Günlük ihtiyacımız olan D vitamini 400 ünitedir. Güneş ışığının etkisiyle ciltte, karaciğerde ve böbrekte sentezlenerek aktif D vitamini haline dönüşür. Güneşlenmek vücudumuzdaki gerekli D vitaminini aktif hale getirmektedir. Fakat her zaman vücudun tamamını güneşlendirmek mümkün olmadığından hiç olmazsa her gün yarım saat düzenli olarak yüz, el ve ayaklarımızın güneş görmesini sağlamak gerekir. Ancak vücudumuzun güneşle temas alanını genişlettikçe güneşlenme süresini kısıtlamakta da fayda vardır" dedi.


Yaz güneşini kaçırmayın
Prof. Dr. Sarıdoğan, özellikle kış güneşinin D vitamini sentezi için yeterli etkisinin bulunmadığını, bu nedenle özellikle Kasım ile Mart ayları arasında D vitamini takviyesi önerdiklerini belirtiyor. Güneş dışında süt ve süt ürünleri, yeşil sebzeler, kılçıklarıyla yenilen sardalye ve hamsi gibi balıklar zengin kalsiyum kaynakları besinlerin tüketilmesinin de çok önemli olduğunu vurgulayarak Prof. Dr. Merih Sarıdoğan kalsiyumun öneminden şöyle bahsediyor;

"İskeletin gelişimi sırasında yeterli kalsiyum alımı, kemik kütlesini artırıyor. Süt, süt ürünleri, yeşil sebzeler ile alınan kalsiyumun neredeyse yarısı emiliyor. Bu noktada, emilimi sağlayan ve yardımcı olan faktörler dikkatle değerlendirilmeli. Bunların başında da D vitamini geliyor. Dolayısıyla, eğer D vitamini düzeyi yeterli değil ise besinlerle alınan kalsiyum vücuda giremiyor. Kalsiyum alımının yanı sıra, günde 10 dakika güneş banyosuyla ya da gerekirse takviye alarak vücudumuzun D vitamini düzeyinin korunması da çok önemli ve üzerinde durulması gereken konulardan biri".

Çocukları güneşsiz bırakmayın
Çocukların da kemiklerin güneş ışığına ihtiyaç duyduğunu ancak, birçok annenin çocuklarını güneşli havalardan sakındığını hatırlatan Prof. Dr. Merih Sarıdoğan, "Çocuğunuzun televizyon başında tüm gün atari oynamasındansa, güneşli günlerde top oynamasına, koşuşturmasına izin verin" diye konuştu.

Yaşlanmayla birlikte derinin D vitamini üretme yeteneği de giderek azaldığını söyleyen Sarıdoğan, "Eve bağımlı yaşlı kişilerde, D vitamini gereksinimini D vitamini içeren ilaçlarla karşılamak gerekir. Ara sıra gün ışığına çıkmak yaşlılar için de önemlidir" dedi.

Egzersiz kırık riskini azaltır
Osteoporoz tedavisinde güneş ışınları kadar düzenli egzersiz yapmanın da doruk kemik kütlesini artırarak daha sonra görülebilecek kırık riskini azaltığı belirtiliyor. Ayrıca erken menopoza giren kadınlarda östrojen yetersizliğine bağlı hızlı kemik kaybı da egzersizle yavaşlatılabildiğini belirten Prof. Dr. Sarıdoğan,

"Egzersiz yaşa bağlı kemik kütlesi azalmalarını geciktirme ve düşme riskini azaltmada büyük rol oynuyor. Bu nedenle güneşli havalarda yürümek, hafif koşular yapmak kemik erimesini azaltmanın en iyi yollarından biri. Kalsiyum içerikli ürünler tüketme D vitamini almak, egzersiz yapmanın yanı osteoporoz riski yaratan faktörlerden de uzak durmak gerekiyor. Özellikle, sigara tüketimi kadınlarda östrojen hormonunun depolanmasında sorun yaratarak erken menopoza neden olmaktadır" şeklinde konuştu

Günde ne kadar kalsiyum almalıyız?
Aşağıdaki tabloda her yaş grubu için değişen kalsiyum ihtiyacı ve günlük alınması gereken kalsiyum miktarı görülmektedir


Yaş
mg/gün
1-3
500
4-8
800
9-18
1300
19-50
1000
51+
1200

KEMİK ERİMESİ NEDİR VE TEDAVİSİ NASILDIR




Osteoporoz yani kemik erimesi kemik doku yogunluğunun azalması nedeniyle dayanıklığının azalması, yani kalitesinin düşmesidir. Kemik erimesinin şiddeti arttıkça kemik kırılganlığı da artmaktadır. Osteoporoz ciddi ve sinsi bir hastalıktır. Bu yüzden kemik erimesi, zamanında yakalanıp önlenmezse sakatlıklara ve ölüme neden olur. Dünyada kalp-damar hastalıkları ve kanserden sonra bilinen 3. ölüm nedeninin osteoporoz olduğu bildirilmiştir.


http://www.omurgaomurilik.com/image/kemikerimesi1.jpg Menopozda olan kadınlar yaşamlarının geri kalan kısımlarında osteoporoza bağlı %50'lik bir kemik kırığı riski ile karşı karşıyadırlar. Osteoporoz 3 kadına karşılık 1 erkekte görür ve yaşlılıkta daha çok rastlanan bu hastalık tek başına yaşlılık hastalığı değildir.


KEMİK ERİMESİ(OSTEOPOROZ ) NEDİR?
Kemikler de kalp, beyin gibi canlı ve sürekli yapılanan bir sistemdir. 30 yaşına kadar kemik yapısı ilerler ve 30 yaşında doruk noktasına ulaşılır. 30 yaşında yeterli kemik kütlesine ulaşılmaması halinde hastalık ortaya çıkmaya başlar. Bu yüzden, kemiklerin korunmasında ve güçlü olmasında birinci adım beslenmedir. 45 yaşından sonraysa kemik kayıp hızı, artmaya başlar. 30-35 yaşına kadar kemik yoğunluğunu en üst seviyeye taşıyabilirsek, ileride yaşanacak yıkımın tahribatını da en aza indirebilir ve osteoporozun önüne geçebiliriz.




ANNE KARNINDAN İTİBAREN BESLENMEYE ÖZEN GÖSTERİLMELİ !


Bebeklikten, hatta anne karnından itibaren doğacak çocuğun geleceği düşünülerek doğru beslenilmesi lazım. Kalsiyumun, yaşam boyunca yeterli miktarda alınması, kemik dokusunu en üst seviyeye çıkaracağından bu yıkımın etkisini zayıflatır. Ayrıca fiziksel aktiviteler, kemiklerin güçlenmesini sağlar. Bütün bunlara karşın yine de genetik gibi diğer bazı faktörler nedeniyle hastalık ortaya çıkabilir. O zaman da uygulanacak tedaviyle yıkım önlenebilir.

Osteoporotik kemik hem kütlesini kaybetmiş hem de iç yapısı bozulmuş bir kemiktir. Kaybolan kemiği tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir olaydır, dolayısı ile risk faktörlerini belirlemek ve osteoporozu önlemek gelişmiş bir osteoporozu tedavi etmekten daha kolaydır.
KEMİK ERİMESİ İÇİN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ...
1. Kadın olmak
2. 50 yaşın üstünde olmak (Yaş arttıkça yoğunluğunu kaybeden kemikler zayıflar)
3. Menopoza girmiş olmak (Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birinde osteoporoz gelişmektedir ki, bunun sorumlusu östrojen düzeyindeki azalmadır)
4. Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek.
5. Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosterondaki azalma ile kemik kütlesi de azalabilmektedir (Erkeklerde gonad fonksiyonunun; işlevinin herhangi bir nedenle azalması osteoporoza bağlı kırıklara yol açabilmektedir).
6. Düşük kalsiyum içeren yiyeceklerle beslenme ve vitamin D eksikliği
7. Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması, (egzersizin kemik kütlesini arttırdığı, kemiği kuvvetlendirdiği kanıtlanmıştır).
8. Ailede osteoporozlu kimselerin bulunması (kırıklara yatkınlığın bir kısmı kalıtsaldır; annelerinde omurga kırığı öyküsü olan genç kadınlarda da kemik kütlesinde azalmaya rastlanmaktadır)
9. Kısa boylu, ince yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşımaktadırlar.
10. Beyaz tenli, açık renk gözlü olmak.
11.sigara içmek

https://www.orthocanada.com/pro/img-Ortho3/produits/UnderstandingOsteoporosis.jpg
12. Alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek.
13. Bazı ilaçları uzun süreden beri veya yüksek dozlarda kullanıyor olmak (örneğin; kortikosteroidler, lityum, alüminyum, antikonvülzanlar, antiasitler, antikoagülanlar, siklosporin, tiroid ilaçları ve bazı kanser ilaçları gibi).
14. Bazı hastalıkların olması. Örneğin; şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, mide-barsak operasyonu geçirmiş olmak, uzun süren hareketsizlik, felçler, bazı romatizmal hastalıklar ve diğer bazı endokrin (hormonal) hastalıklar osteoporoza neden olabilmektedirler.
Bütün bu nedenlerden dolayı osteoporoz hastalığının sebebinin araştırılmasında tanısında takibinde sadece muayene yeterli değildir; film, kemik yoğunluğu ölçümleri, kan ve idrar incelemeleri de gerekmektedir.
Belirtileri:
Bel ve sırt ağrısı
Boyda kısalma, omurgada kırık
Sırtta kaburlaşma, omuzlarda yuvarlaklaşma
El bileğinde kırık
Kaburga kırıkları
Kalça kemiğinde kırık
Hastalığın önüne geçmek için bol sebze ve süt ürünleri tüketilmesi gereklidir.Peynir, lor, yoğurt, süt ve bol sebze sofradan eksik edilmemelidir. Günde 15-20 dakika mutlak surette güneşte kalınmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz günde en azından yarım saat tempolu yürüyüş şeklinde olabilir.

Osteoporozda tanı kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile konur. Osteoporozun tipini belirlemek için bununla birlikte kan biyokimya değerleri araştırılmalıdır.
Erken tanı konması son derece önemlidir !!!
Kaynak: PROF.DR. FİKRET TÜZÜN


http://www.saglikpark.com/i/image/sirt-agrisi-osteoporoz-48-01.jpg

OSTEOPOROZDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?


Kemik erimesine ne iyi gelir

  • Çocukluktan itibaren kalsiyumdan zengin diyet, menopozda ve yaşlılıkta diyete ek kalsiyum alınmalı
  • Yürüyüş - merdiven çıkma gibi egzersizler yapılmalı
  • Ağırlık taşımanın kemik kitlesini arttırmaya yararı vardır.
  • Güneşli günlerde, açık havada cilt güneşe maruz tutulmalı
  • Sigara, alkol ve kemik yıkımını arttıran ilaçları kullanmaktan kaçınmalı
  • Menopoza girince, sakıncalı değilse uzun süreli ( 5-10 yıl ) hormon tedavisi kullanılmalı
  • Kemik metabolizmasını etkileyen hastalık varsa uygun ve erken tedavisi sağlanmalı

Osteoporoz, ülkemizde yaklaşık 8 milyon kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, ancak önlenebilen bir kemik hastalığı. Bu hastalığın tedavisi de devlet bütçesinde önemli bir yer teşkil ediyor. Kemik sağlığını korumanın ve osteoporozla savaşmanın en önemli yolu ise, hayatın her döneminde yeterli ve dengeli beslenmek, düzenli olarak egzersiz yapmak ve mutlaka sağlıklı süt içmekten geçiyor. Çünkü süt, kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyumun en önemli kaynağı.

Çocukluk döneminden itibaren süt içmeyi alışkanlık haline getirerek, günde 2 bardak süt içmek bu hastalığa yakalanma olasılığını azaltıyor. Yetişkin bireylerin her gün 2 su bardağı, çocuk, ergen dönemi gençler, gebe, emzikli ve menopoz sonrası kadınların ise 2 -4 su bardağı süt içmeleri gerekiyor. Ancak bu sütün, sağlıklı koşullarda işlenerek, ambalajlanmış UHT süt; yani sağlıklı süt olması gerekiyor.

  1. Meşrubatların fazla içilmemesi
  2. Fazla fosfor içeren gıdaların yenmemesi.
  3. Hayvansal protein alımının azaltılması
  4. Bitkisel proteinlerin tercih edilmesi ( baklagiller )
  5. Süt ve süt ürünlerinin fazla miktarda alınması
  6. Kalsiyumdan zengin beslenme ( süt, yoğurt, asma yaprağı, tarhana, pekmez....... )


Kemik Erimesinin Bitkisel Tedavisinde Bulunması Gereken Şifalı Bitkiler

Şerbetçi otu, Lavanta çiçeği, Lahana, Biberiye, Saryet, Ada çayı, Badem yağı, Bal
Hazırlanış Şekli:* Şerbetçi otu ve lavanta çiçekleri lahana suyunda kay­natılır. Süzülerek elde edilen posaya dövülmüş biberiye tozu ilave edilerek macun kıvamına getirilir. Hazırlanan macundan yatmadan önce bir çorba kaşığı yenir.
* Biberiye yaprak ve çiçeği sıcak suda demlenmeye bırakılır. Bal ile tatlandırılarak günda üç fincan içilir.
* Saryetin yaprak ve çiçeği ada çayı ile birlikte dem­lenir. Süzüldükten sonra elde edilen suyu aç karına bir fin­can içilir. Kalan posa badem yağı ve bal ile karıştırılarak macun yapılır. Bu macundan her gün yemek arası bir çorba kaşığı yenir.


Kemik Erimesinin Bitkisel Tedavi Yöntemleri :

Kullanılacak şifalı bitkiler:
Lavanta çiçeği, Şerbetçi otu, Lahana, Biberiye, Saryet, Ada çayı, Badem yağı,bal
Hazırlanışı :
Şerbetçi otu ve lavanta çiçekleri lahana suyunda kay­natılır. Süzülerek elde edilen posaya dövülmüş biberiye tozu ilave edilerek macun kıvamına getirilir. Hazırlanan macundan yatmadan önce bir çorba kaşığı yenir.
* Biberiye yaprak ve çiçeği sıcak suda demlenmeye bırakılır. Bal ile tatlandırılarak günda üç fincan içilir.
* Saryetin yaprak ve çiçeği ada çayı ile birlikte dem­lenir. Süzüldükten sonra elde edilen suyu aç karına bir fin­can içilir. Kalan posa badem yağı ve bal ile karıştırılarak macun yapılır. Bu macundan her gün yemek arası bir çorba kaşığı yenir.

Kemik Erimesini Önleyen Beslenme Önerileri

Osteoporoz Hasta Derneği Yönetim Kurulu Baskanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, bol bol D vitamini almak, dengeli beslenmek, yeterli derecede -tehlikeli saatler dısında- güneslenmek, egzersiz yapmak gibi uygulaması basit yöntemlerle, 'osteoporoz - kemik erimesi'nden korunmanın mümkün olduğunu söylüyor. Ve bizlere yediklerimizle osteoporozdan korunmak için çok değerli ipuçları veriyor.

İşte Prof. Dr. Ülkü Akarırmak'ın kalsiyum depolarınızı geliştirme önerileri..

Lifli yiyecekler kalsiyum ile bağlanarak, kalsiyumun emilimini engellerler; ancak bu demek değildir ki lifli yiyecekler bizim için zararlıdır ve tüketilmemelidirler. Tam tersine sağlığımız için çok değerli olan buğday, kepekli tahıllar, ıspanak gibi lif değeri yüksek gıdaların kalsiyumla beraber tüketilmemesi yeterlidir.

Çay, kahve gibi canlandırıcı özellikteki içecekler ve gazlı içecekler de kalsiyum emilimini engellerler. Bunları da kalsiyumla birlikte tüketilmesinden kaçınılmalıdır.Arastırmacılar süt ve kalsiyum ilaçlarının, emilimin en iyi olduğu aksam yemeğinden sonra alınmasını öneriyorlar.




Asit giderici ilaçları alırken iki kere düşünün. Çünkü asit gidericiler kalsiyumun vücuttaki miktarının azalmasına neden olan aliminyum elementini içerirler. Ayrıca kalsiyum midedeki asidi azaltma özelliği tasırlar. Asit gidericiler mide yanması /eksimesinden korurken kalsiyumun emilimini engellerler bu nedenle asit giderici kullanmak yerine yediklerinize dikkat ederek bu rahatsızlığın olusmamasını sağlamayı deneyin.

Bor mineralinin bol olduğu soya fasulyesi, elma, kuru üzüm, badem, yer fıstığı, armut gibi gıdalar kalsiyum emilimine yardımcıdır. Bunların yanı sıra D ve K vitaminleri, magnezyum ve fosfor da kalsiyum emilimine yardımcı olurlar.

Hareketsizlik, kemiklerimizin de düşmanıdır. Eğer yatakta çok uzun kalıyorsanız veya sürekli oturmanızı gerektiren bir işiniz varsa kemik yoğunluğundan kaybedersiniz. Düzenli egzersiz yapan kadınların kemikleri hareketsiz kalanlara göre çok daha sağlamdır.




Kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketin. Kalsiyum ve diğer mineralleri ilaçlarla almaktansa doğal yollarla almak çok daha akıllıca olur; iste kalsiyum açısından zengin gıdalardan bir kısmı: Susam, yoğurt, peynir, süt, sütlü tatlılar ve dondurma, yesil yapraklı sebze ve salatalar, brokoli, soya fasulyesi, tüm bakliyatlar, buğday, mısır, vb.

Kadınların büyük risk grubunda olduğu osteoporozdan (kemik erimesi) korunmanın yollarından biri de yediklerimize dikkat etmekten geçiyor Asırı tuzlu yiyecekler idrarla kalsiyum kaybını arttırır. Ayrıca besin değeri düşük olan abur cubur yiyeceklerden uzak durmak birçok hastalık için koruyucudur. Araştırmalar sağlıklı yiyecekler tüketen kadınların abur cubur yiyen kadınlara göre çok daha sağlam kemiklere sahip olduğunu göstermiştir. Soda basta fosfor olmak üzere pek çok mineral bakımından çok zengindir. Bu mineraller de osteoporoz riskinin azaltılmasında yarar sağlar.

Unutmayın kuvvetli kemiklere sahip olmak ve osteoporozdan korunmak için risk faktörlerini bilmek ve önlem almak gereklidir.


Kemik erimesini ortaya çıkaran nedenler ve korunma yolları...


Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden (OMÜ) Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Asal Ulus, fazla tuz tüketiminin kemik erimesi yaptığını belirterek, bir kişinin günlük tuz alımının 6 gramı geçmemesi gerektiğini söyledi. Ulus, “Yemeklerin lezzetini artırmak ve kemik erimesini önlemek için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dere otu ve fesleğen gibi bitkilerle baharatlar kullanılabilir' dedi.








[egzersiz1.gif]

Kepekli Saçın nedenleri


Kepekli Saçın nedenleri ve kurtulma yolları

Kepek çok sık karşılaşılan bir sorun olmakla birlikte tam olarak neden kaynaklandığı bilinmemektedir.

Kepek, kafa derisindeki ölü deri hücrelerin anormal oranlarda kuruyarak atılması durumudur.

Bu durum kaşındırıcı, sıkıntı verici ve çoğunlukla dönemseldir.

Yaz aylarında azalır, kış aylarında artar.

Sebepleri ;

- Kepek, hormonal dengesizlikler,

- sağlık sorunları, fazla terleme, alerjik hassasiyetler,

- yorgunluk, stres,

- fazla oranda şeker, yağ ve nişasta tüketimi,

- dengesiz beslenme gibi içsel nedenlerden kaynaklanabilir.

- fazla saç spreyi, saç jölesi veya saç jeli kullanımı,

- saç boya maddelerinin ve elektrikli bigudilerinin yanlış kullanımı,

- soğuk hava ve kuru mekan sıcaklıkları,

- sıkı şapka veya eşarplar,

- saçın seyrek yıkanması ya da iyi durulanmaması

- dışsal nedenlerden de kaynaklanabilir.

Kepek problemi genellikle kafa derisinin kuruluğu olarak bilinmesine rağmen bu problemi yaşayanların çoğu yağlı deriye sahiptir.

Kepek doğal bir süreç olduğundan ortadan kaldırılamaz; ancak kontrol edilebilir.

Tedavisi ;

- Yoğun problem yaşanmayan durumlarda kepeği düzenli kullanılan kepek şampuanıyla kontrol altında tutmak mümkündür.

- Hijyen kepek problemiyle doğrudan orantılı olduğundan saçları sık yıkamak ve iyi durulamak çok önemlidir.

- Beslenmenin kepek üzerinde büyük etkisi vardır. Bu nedenle kepeğin oluşmasına imkan sağlayacak yararsız karbonhidrat ve yağ asitlerine karşı bol B vitamini tüketmek gerekir

Özlem Kuaför Saç Tasarım Ve Güzellik Salonu

Saç boyası ve saç rengi

Saç boyası ve saç rengi hakkında merak edilenler!

* Boyanırken saç temiz mi yoksa kirli mi olmalı?
Saçınızın temiz ya da kirli olması fark etmez. Her iki durumda da iyi sonuç alabilirsiniz. Ancak boya yapmadan önce saçınızda jöle, briyantin, sprey, köpük gibi saç şekillendiricileri varsa fırça yardımıyla temizlemelisiniz. Çünkü şekillendiriciler saça yeterli miktarda boyanın nüfuz etmesini engeller. Boyanın kalıcılığı kısa süreli olur.

Saç boyası saçı döker mi?
* Boya, saçı dökmez. Mevsim değişikliği, fizyolojik rahatsızlıklar, düzensiz beslenme gibi koşullar saçın dökülmesine neden olur.

* Cilde bulaşan boyalar nasıl temizlenir?
Saç boyasını uygulamaya başlamadan önce saç diplerine nemlendirici krem uygulanabilir. Bekleme süresi sonunda saçlar yıkanmadan önce veya yıkandıktan sonra nemli bir pamukla boyanın ciltten temizlenmesi kolaylaşır. Nemlendirici krem uygulaması unutulursa, sabunlu bir bez ya da pamuklu yardımı ile boya temizlenebilir.

http://www.pinokozmetik.com/images/excalencevsvsvs.jpg

* Kaş ve kirpik boyanabilir mi?
Kaş ve kirpikler hiçbir boya ile boyanmaz. Eğer kaşlarınızı boyamak istiyorsanız, özel olarak hazırlanmış kaş- kirpik boyalarını kullanın.

* Boya ne kadar zamanda uygulanmalı?
Saç, ayda yaklaşık 1 cm uzar. 4 ila 5 hafta ara ile saç diplerini boyamak ve saç uçlarına rötuş yapmak gerekir.

* Kına olanlar boya yapabilir mi?
Kına saçı kaplar ve saç üzerinde bir tabaka oluşturur. Kınayı saçtan çıkarmak ise mümkün değildir. Bu nedenle saçınızda kına varsa saç boyası kullanmayın.

* Saç renginin daha belirgin olması için saç boyasından fazla oksidasyon kremi kullanılırsa ne olur?
Boya kutusunun içindeki reçetede yazılan miktar ve oranlar en sağlıklı sonucu almak için idealdir. Bu nedenle farklı bir karışım tavsiye edilmez.

Saç rengini değiştirmeyi düşünenler aşağıdaki önerilere dikkat..

* Ten renginizi ortaya çıkarmak için saçlarınızı gerçek renginin iki ton açığı ya da koyusuna boyayın.

* Saçlarınızda ciddi renk değişimleri düşünüyorsanız çekinmeyin ancak beğenmeme riskine karşı bu tür değişimleri kuaförde yaptırmanızda yarar var.

* Bal sarısı, çikolata kahvesi gibi sıcak tonlar sizi ulaşılabilir, kirli sarı, ketane kızılı gibi soğuk renkler daha başınıza buyruk gösterir. Bu tonların yoğun uygulanması sizi daha yoğun gösterir.

Saç renginizi değiştirmeden önce eşinizin ya da sevgilinizin fikrini de alabilirsiniz. Ancak eninde sonunda son kararı içinizden gelen sese göre verin.

YUZ SEKLINIZE GORE ROFLENIZI HANGI BOLGEYE YAPTIRMANIZ GEREKTIGINI OGRENIN.

Kare : Tum saciniza esit sekilse dagilmis olan rofleler yuzunuzu yumusatacaktir.
Kalp : Dar yanaklarinizi ortaya cikarmak icin roflenin cogunu tepe kisminizda yogunlastirin.
Yuvarlak : Rofleleri sac uclarinizda kullanirsaniz, yuzunuz daha ince ve uzun gozukecektir.

Fön Çekmenin Püf Noktaları


Evde Fön Çekmenin Püf Noktaları

Fön Kadınların Kuaförlerde en sık uygulattıkları işlemdir.

Düzgün ve ahenkli saçlar, hacim ve çekicilik her kadının fönden beklediği mucizedir.

Ancak Fönün kaliteli ve kalıcı olması için neler gerekir? Nasıl Fön çekilmeli, ne tür malzeme kullanılmalıdır?

Öncelikle kaliteli ve profesyonel malzeme gerekliliği göz ardı edilmemelidir.
Fön çekebilmek için profesyonel bir ekipmana ihtiyaç bulunmaktadır.
Profesyonel fön makinesi, profesyonel ve uygun bir fırça fönün en gerekli unsurlarıdır.
Ancak elbette sadece fön makinesi ve fırça iyi fön için başlı başına yeterli değildir.

Fön öncelikle saçın yıkanması ile başlar.
Burada doğru şampuan ve kremin kullanılması büyük önem arzeder.


Saçın yapısıyla uyumlu olmayan şampuan ve saç kremleri saçın yapısı üzerinde olumsuz etki bırakara fönün kalıcılığını ve karar lılığını bozar.

Saçlar ılık suyla yıkanmalıdır, ne çok sıcak ne de soğuk su fönden önce saça faydalı olmaz.
Fön öncesi saçın nemlenmesi çok önemlidir.
Soğuk su saçların parlak görünmesine neden olsa da saçlar soğuk su ile yeterince yumuşamaz ve nem tutamaz.

Fön saçtaki suyun buharlaştırılarak saçın zorlandığı şekle sokulması işlemidir.
Bu noktada yıkanmış, kremlenip durulanmış bir saç fön işlemine hazırdır.
Ancak fönden önce saçın bir miktar kurutulması ya da doğrudan ıslak saçla föne başlanması profesyoneller arasında tartışma konusudur.
Kuaförler hangi işlemde daha iyi performans alırlarsa o şekilde uygularlar.
Ancak kıvırcık ve kabarık saçlar için ıslak saçla, düz ve itaatkar saçlar için havlu ile nemi alınarak föne başlanması uygun olur.

Fön işlemi kesinlikle profesyonel bir fön makinesi ile yapılmalıdır.
Fön Makineleri saç kurutma makinelerinden farklıdır.
Havayı daha basınçlı ve yüksek ısı ile üflemek için tasarlanmıştır.
Ev fön makinelerinde bulunan termik ısı koruması bulunmaz.
Yani makine belli bir ısının üzerine çıksa da ısısı asla kapanmaz.
Saç kurutma makineleri motoru korumak için uzun süreli çalışmalarda rezistansını kapatan özel bir sisteme sahiptir.
Kuaför Fön Makinelerinin ömrü saç kurutma makinelerine göre daha kısadır.
Ayrıca Fön Makinelerinin üzerinde yazan 3200, 4000, 4200 gibi rakamlar model numaralarıdır.
Bu rakamlar profesyonel olmayan kullanıcıları yanıltabilir.
Kuaförler bilirler ki 2000 watt üzerinde Fön Makinesi bulunmaz ya da seyrek olarak bulunur. Piyasada bulunabilecek en güçlü motor 2200 watt gücüne sahiptir.
Daha fazla güç için motorun büyümesi gerekmektedir ve daha büyük motorlar fön makinesine sığamayacakları için 3200, 4000 watt gibi Fön Makineleri üretilmemektedir.
Fön çekimi için ideal fön makinesi doğru pervane ve rezistans yapısı ile yüksek ısılı ve basınçlı hava üfleyen 2000 Watt gücünde Fön Makineleridir
Fön işleminde kullanılacak fırçanın boyu ve cinsi de çok önemlidir.
Kaliteli polyamid kıllı ısıyı iyi iletebilen saçın uzunluğuna uygun bir fırça saçilmelidir.
Fön performansının en önemli etkenlerinden biri fırça seçimidir.
Saçın uzunluğuyla uyumlu olmayan fırçalar saçın doğru şekli almasına engel olur.

Fön ve fırça birbirine paralel kullanılmalıdır. Ve Fön makinesi fırça ve saça kararlı olarak aynı açı ve uzaklıkta tutulmalıdır. Farklı açı ve mesafeden üflenen hava saçın homojen olarak yatıştırılmasını engeller.

Fön işlemi için kullanılan ekstra kolaylaştırıcı ürünlerde bulunmaktadır.
Bu ürünler fönün kalıcılığına katkıda bulunurken fön süresini de oldukça kısaltmaktadır.
Fön suyu, mavi su olarak bilinen bu ürünlere ek olarak son zamanlarda özel fön serumları da piyasada yer bulmaktadır.

Saçlarınıza evinizde fön çekmenin püf noktaları

fön çekmeBaşarılı bir fön için, saç kurutma cihazınızı en sıcakta değil, orta sıcaklıkta calıştırın ve cihazı saçlardan 10- 20 santim uzakta tutun.
Ayrıca fönden önce saçlarınıza tamamen kurutmayın. Bir parça nemli bırakın. Çok kuruyan saç çabuk yatar.
Püf noktaları
* Fön çekmeye enseden başlayın. Önce alt kısımlara, sonra üst kısımlara fön çekmeye başlayın.
* Saçlarınız uzunsa , ensenizdeki saçları düzleştirirken fırçayı öne doğru uzatarak fön çekin.

* Alın ve perçemler en kolay kuruyan kısımlar olduğu için en son fön çekin.

* Jöle yada köpüğü saçlarınıza fön çekmeden önce sürün. Jöleyi fazla sürmeyin, saçlarınız matlaşır ve sertleşir fön çekmeniz zor olur.
* Saçınızı üç veya dört bölüme ayırın. Her bölümü klipslerle başınıza tutturun.
* Parlak olması için her bukleye tek tek fön çekin. Fönü yukarıdan aşağıya doğru tutun. Fönü saç dibinden uçlara doğru üfletin.
* Uçların güzel görünmesi için fırçaya sarın, iç ve dış tarafından fön çekin boşaltın, tekrarlayın.
* Düz ve ipeksi görünüm için, her bukleyi dipten başlayarak aşağıya doğru çekin.
* Şeklini koruması için, saçınız tam olarak kuruyana kadar tarayın ve fön çekin.
* Saça hacim kazandırmak için uzama yönünün aksine doğru çekerek fönleyin. Uzun saçları biraz yukarıya doğru sarın, fönleyin sonra bırakın.


Kadınlarda saç dökülmesi


Saç dökülmesi ve kellik sadece erkeklerde görülür diye düşünülmekle beraber çok sayıda kadın da bu dertten yakınmaktadır. Kırk yaşını geçmiş kadınların %40’ında gözle görülecek şekilde belirgin saç dökülmesi vardır.
Bu kadar yüksek oranda görülmesine karşın ne yazık ki hem toplumca hem de birçok sağlık adamınca sorun görmezden gelinmekte ve hastalara yaşamlarını tehdit etmeyen bu duruma alışmaları önerilmektedir. Fakat saç kaybı erkeklere göre kadınlarda daha ağır travma yaratmakta, kendilerine güvenleri sarsılmaktadır. Duygusal iniş çıkışlar ve kendini çekici hissetmeme ciddi hastalıklar kadar yıkıma sebep olabilmektedir.

Kadında ve erkekte olan saç dökülmelerinin ortak bir tarafı vardır; her iki cinstede eğer saç dökülmesi varsa mutlaka altta yatan tıbbi bir neden vardır. Bu sebep genlerde saçların erken dökülmesinin yazılması kadar basit yada karmaşık bir hastalığın yan belirtisi olması kadar çetrefil olabilir.
Stres, hamilelik, ilaçlar yada bazı hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan kellik, söz konusu durumun düzelmesi üzerine kısa zamanda kendiliğinden iyileşip saçlar eski formuna kavuşur.
Kadın tipi saç dökülmesini birkaç başlık altında toplamak mümkündür;

Erkek tipi kellik:
Androjene bağlı erkek tipi kellikten muzdarip olan kadınların büyük çoğunluğunda kafadaki tüm saçlarda genel bir azalma vardır. Bazı kadınlarda ise buna ek olarak aynı erkeklerdeki gibi alında açılma da söz konusudur.
Bu tip kellikte kadınlarda normal şartlar altında çok az bulunan erkeklik hormonları rol oynar. Aynı erkeklerde olduğu gibi androjenler kıl köklerinin zayıflamasına sebep olur. Kalıtım hastalıkta önemli rol oynamaktadır.

Strese Bağlı Saç Dökülmesi (Telojen Efluviyum):
Bedensel yada ruhsal sıkıntılar saç dökülmesine sebep olabilir. Doğum, kötü beslenme, ciddi enfeksiyon hastalıkları, büyük ameliyat yada ciddi ruhsal sıkıntıyı takip eden altı hafta ile üç ay içerisinde tüm saç telleri hep birlikte kolaylıkla dökülebilecekleri dinlenme (telojen) safhasına geçerler. Bu gibi hallerde saçlar avuç avuç dökülüp ele gelebilir. Sebep olan olay ortadan kalkınca tam iyileşme gerçekleşir. Buna karşın gerçek bir sebep tespit edilemeden sıkıntıları yıllar boyu süren kadınlarda vardır.
İlaca Bağlı Saç Dökülmesi (Anajen Efluviyum):
Radyasyona maruz kalmaya yada kemoterapiye bağlı olarak ortaya çıkan saç dökülmesine bu ad verilir. Sözünü ettiğim sebepler kıl kökündeki hücrelerin bölünerek çoğalmasını bozar ve bunun sonucu olarak saçların %90’ı kırılarak dökülür.
Kısmi Saç Dökülmesi (Alopesi Areata):
İnsanın kendi bağışıklık sisteminin yine kendi kıllarının köküne saldırıp tahrip etmesi ile ortaya çıkar. Birden gelişebilen belirtiler sonucu genellikle birkaç santim çapında tamamen kılsız alanlar belirir. Kadınların %70’i tedavi görsünler yada görmesinler iki yıl içerisinde eski hallerine döner. İrsi geçişin önemli olduğu düşünülmektedir.
Kopmaya Bağlı Saç Dökülmesi:
Saçlar sıkı örme, at kuyruğu yapma gibi nedenlerle uğradıkları travmalar sonucu koparak dökülürler. Eğer olay yeterince erken fark edilip vazgeçilirse saçlar tekrar uzar.
Androjenik saç dökülmesi denilen ve erkeklik hormonlarına bağlı saç dökülmesi tipinde rol oynayan testosteron diye düşünülürken bugün asıl işi yapanın testosteronun farklılaşmış şekli olan dihidrotestosteron (DHT) olduğu görülmüştür. DHT tabir uygunsa kafadaki kıl köklerinin düşmanıdır ve doğrudan onları yok etmek için saldırır. Kadın bedeninde çok az bulunmakla birlikte bu eser miktar bile hassas kadınlarda saç dökülmelerine sebep olmaktadır. Kıl köklerine bağlanıp onları büzüştüren DHT sağlıklı saçın büyümesine izin vermez.
Sadece erkeklik hormonlarının yükselmesi değil, onların karşıtları gibi çalışan kadınlık hormonlarının da düşmesi hassas dengeler üzerine oturmuş hormon ahenginin bozulmasına sebep olacağı için saç dökülmesini tetikler. Bunların tanında tiroit hormon seviyesindeki düşmeler, hamilelik, ağır hastalıklar da saçların gelişme evrelerini etkilerler.
Değişik oranlarda hormon içeren doğum kontrol haplarının, cilt altına yerleştirilen gebeliği engelleyici implantların, yine aynı amaçla kullanılan depo hormon enjeksiyonlarının ve cilde yapıştırılan bantların da saç dökülmesini tetiklediğini düşünenlerde vardır.
Erkeklerdeki saç dökülmesinin sebebi %90 oranında ırsidir. Bu nedenle erkekte altta yatan başka bir sebep var mı diye bakmanın fazla anlamı yoktur. Buna karşın kadınlardaki saç dökülmesi daha çetrefil ve çok sebepli olabildiği için aşağıda sayacağım tetkiklerden bazılarını yada hepsini zaman zaman yapmak gerekebilir. Kadınlarda genellikle tanı eleme usulü ile konulur. Sebebin ne olduğunu anlamaya yardımcı olan bu testler;
•Bazı hormonların seviyelerinin tespiti
•Kan demirinin ölçülmesi
•Tiroit bezinin görev yapıp yapmadığının belirlenmesi
•Tam kan sayımı
•Kronik enfeksiyonların taranması
•Gerekirse kafa derisi biyopsisi
•Ve çeşitli yöntemlerle saç telinin vasfının incelenmesidir.

Kadınlarda saç dökülmesi tedavisindeki en önemli aşama sebebin belirlenmesidir. Yukarıdaki tetkikler ve klinik değerlendirmenin ışığında varılan tanıya göre tedavi planlanır.
Tedavinin ilaçla olan kısmını ağızdan alınanlar ve saça uygulananlar diye iki ana guruba ayırmak mümkündür.
Konu kadınlardaki saç dökülmesinin ilaçla tedavisine gelince iş çetrefil hale gelmektedir. Çoğu ilaç kadınlardaki saç dökülmelerinde bir miktar fayda sağlamakla birlikte daha çok doğrudan saçlı deriye uygulanan losyon tipi ilaçlar tercih edilmektedir.
Kadınlardaki erkeklik hormonlarına bağlı androjenik saç dökülmelerinin tedavisinde öncelikle problemin vücuttaki hormonun fazlalığından mı yada bu hormona aşırı duyarlılıktan mı kaynaklandığını tespit etmek gerekir. Aşağıda anlatılacak tedavilerden sadece bir tanesi saç dökülmesi tedavisinde yetkili kurumlarca onaylanmıştır. Diğerlerinin faydaları kişiden kişiye değişmekte olup küçük gruplara yada kişisel gözlemlere dayanmaktadır.

Minoksidil:
İlk olarak yüksek tansiyon tedavisinde tablet olarak kullanılmıştır. Bu sırada birçok hastada yan etki olarak aşırı kıllanma gözlenmiştir. Yapılan daha ileri araştırmalar, minoksidil losyon olarak doğrudan saça uygulandığında saçların tekrar çıkmasına yardım ettiğini ortaya koymuştur. Bu ilaç kadınlarda erkeklere göre daha etkilidir.
Erkeklik Hormonlarının Etkisini Azaltan İlaçlar:
Spironolakton: Aslında idrar söktürücü ve ödem giderici bir ilaçtır. Yüksek tansiyon tedavisinde de kullanılır. Saç dökülmesini hem börek üstü bezlerden ve yumurtalıklardan androjen yapımını azaltarak hem de onların etki edecekleri yerlere bağlanmasını önleyerek iş görürler.
Simetidin: Aslında ülser ilacıdır. Aynı zamanda erkeklik hormonlarının saç köklerine bağlanmasını oldukça etkili şekilde engeller. Etkili olabilmesi için yüksek dozlar gerektiğinden erkekler için uygun değildir; çünkü bu dozlarda kadın seks karakterlerinin belirginleşmesine yol açabilir.
Siproteron asetat: Erkeklerdeki aşırı seks dürtüsünü bastırmak ve kadınlardaki yoğun kıllanmayı engellemek için kullanılan bir ilaçtır. Zaman zaman kadılardaki erkek tipi saç dökülmesinde kullanılmakla beraber istenmeyen ve uzun süreli yan etkileri nedeni ile kullanımı sınırlıdır.
Doğum Kontrol Hapları:
Yumurtalıklarda yapılan erkeklik hormonlarını azalttıkları için saç dökülmesinin kontrolünde faydalı olabilir. Fakat hastaların doğum kontrol hapı kullanmaya uygun olup olmadığı dikkate alınmalıdır.
Finasterid:
Erkeklik hormonunun saç dökülmesinde etkili şekline dönüşmesini engeller. Özellikle erkeklerdeki saç dökülmesinde etkilidir ve bu etkisinden dolayı FDA onayı almıştır; kadınlarda da bir miktar faydası vardır. Bu ilacı alan kadınların hamile kalmamaları gerekir.

KADINLARDA SAÇ EKİMİ
Saç ekimi bir çok erkek için bir umut ışığı olurken ne yazık ki kadınlar için bu böyle değildir. Çok az kadın bu iş için uygundur. Erkeklerde saç dökülmesi genellikle tepeden olup yanlar ve arka sağlam kalırken, kadınlarda saç kaybı yaygıdır ve her tarafta eşittir. Dolayısı ile kadınlarda dökülen yerlere ekmek için sağlam alanlar bulmak sorun olmaktadır. Kadınların sadece %2-5’i saç ekimi için uygun adaylardır.. Bunlar;
•Koparmaya yada çekmeye bağlı hormonal olmayan nedenlerle saçı dökülen kadınlar
•Daha önce benzer bir saç ekimi geçirmiş ve ne olup bittiğini bilen kadınlar
•Tepe açılması yada alındaki saç çizgisinin geriye kayması gibi erkek tipi saç dökülmesi olup geri kalan alanları sağlam olanlar
•Yanık yada kaza gibi nedenlerle saçlarını kaybedenler
Kadınlardaki saç dökülmesi gibi sık görülen ama nedense göz ardı edilen bir konuda şu yazdıklarımın biraz olsun faydası dokunmuştur umarım. Sağlıkla kalın

Dr. Eren Eroğlu
Aile Hekimliği Uzmanı, Clinica Gayrettepe Tıbbi Direktörü







Kadında saç dökülmesinin baş sorumlusu stres ve üzüntü

Stres ve üzüntüden tiroit bezi sorunlarına, menopoz döneminden kansızlığa kadar pek çok etken kadında saç dökülmesi yapıyor. Uzmanlar, sebebe yönelik tedaviler ve doğru bakım yöntemleriyle, sağlıklı saçlara kavuşmanın yollarını anlatıyor

Birçok kadın hayatı boyunca en az bir kez saçlarının her zamankinden daha fazla dökülmesinden, eskisine kıyasla daha cansız ve incelmiş olmasından ya da öyle görünmesinden yakınır ve bu duruma çare arar. Saçlarının neden ve nasıl döküldüğünü bilmeden sorununa çare arayan birçok kişi, ister istemez sihirli formüllere, megavitaminlere ve ne olduğunu, ne işe yaradığını bazen tıp otoritelerinin bile bilemediği maddelere yönelir. VKV Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Halil Bayazıt, kadınlardaki saç dökülmelerinin sebeplerini açıklayarak, konuyla ilgili soruları yanıtladı...

* Kadınlarda saç dökülmesi çok sık karşılaşılan bir sorun mu? Ortalama olarak günde 50 - 100 tel saç dökülebilir. Bu sayı yaşa, kişinin genetik yapısına, ırksal özelliklerine göre değişim gösterir. Günde 100 telden fazla saç dökülmesi veya yeni çıkan saçların eskisine göre daha cansız ve ince olması bir sorun olarak kabul edilebilir. Tüm canlılar gibi saçlarımız da doğar büyür ve büyümesi durunca ölür (dökülür). Kafamızdaki saçların yaklaşık yüzde 90'ı büyüme evresindedir. Bu dönem bir ile altı yıl arasında değişir. Geri kalan saçlar ise duraklama evresindedir ve bu evrede dökülür.

PROTEİN TÜKETİN

* Kadınlarda aşırı saç dökülmesi en sık hangi durumlarda görülüyor?
Birçok kadın doğumdan sonraki aylarda başlayan ve bazen bir yıl kadar sürebilen yoğun saç dökülmesi yaşar. Kendi kendine düzelen bu durum kelliğe yol açmaz. Ayrıca, yüksek ateşten, ağır enfeksiyonlardan, şiddetli geçirilen griplerden, stres ve üzüntülerden, büyük ameliyatlar ve kazalardan birkaç ay sonra da benzer bir geçici dökülme görülebilir. Çok sık olarak bir-altı ayda kendi kendine düzelen bu durumlar da kelliğe yol açmaz. İkinci bir sık sebep, direkt olarak bazı hastalıklara ve hormonvitamin yetersizliklerine bağlı genel saç dökülmeleridir. Bunların en iyi bilineni, tiroid bezinin aşırı ya da az çalışmasına bağlı gelişen saç dökülmesidir. Saçın temel yapısını proteinler oluşturur. Bilerek ya da bilmeyerek yetersiz miktarda protein alan kadınlarda zamanla saç üretiminde zayıflama, hatta duraklama olabilir ve saçlar dökülebilir.

* Kullanılan ilaçlar da saç dökülmesi yapabilir mi? Çeşitli kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da saçlarda zayıflama ve dökülme yapabilir. Ancak bu nadir bir durumdur. Kanser tedavisi sırasında kullanılan ilaçların bir yan etkisi olarak saçlarda dökülme görülmesi çok iyi bilinen bir olgudur. Ortalama olarak saçların yüzde 90 kadarı dökülebilir. Ancak, tedavi bittikten sonra zaman içinde saçlar yeniden uzayacaktır.

SORUN GEÇİCİ OLABİLİR

Doğum kontrol haplarının bazıları genetik yatkınlığı olan kadınlarda saçlarda incelme ve dökülmeye yol açabilir. Bu durumda değişik bir doğum kontrol hapı kullanmak sorunu çözer. Doğum kontrol haplarıyla ilgili bir başka durum da, hap kullanımını bıraktıktan birkaç ay sonra başlayan saç dökülmesidir. Bu da geçici bir durumdur. Beslenme ile yetersiz demir alımı, alınan demirin bağırsaklardan emilememesi gibi durumlarda veya adet dönemleri yoğun kanamalı geçen kadınlarda demir eksikliği anemisi (kansızlık) ve buna bağlı saç dökülmesi görülebilir.

* Saç dökülmesinin tipleri var mı? Az önce bahsettiğimiz sebeplerden kaynaklanan ve ortalama altı ay gibi bir sürede düzelen geçici saç dökülmesine 'telojen saç dökülmesi' (geçici yoğun saç dökülmesi), herhangi bir sebebe bağlı olmayan ve altı ay-bir yıldan uzun süre devam eden dökülmelere ise 'kronik telojen dökülme' (kronik yoğun saç dökülmesi) diyoruz. Kronik dökülmedeki en önemli özellik, yoğun dökülmeye rağmen kelleşme ve saçlarda incelme olmamasıdır.

* Kadınlarda da kelliğe giden saç dökülmesi görülebilir mi? Nadiren kadınlarda da kelleşmeye yol açan saç dökülmeleri görülür. Bu şikâyetle gelen kadınların bazılarında erkeklik hormonlarının (androjenler) aşırı üretimi söz konusu olabilir. Bu kişilerde, saç dökülmesinin yanı sıra adet düzensizlikleri, yumurtalık kistleri ve vücutta erkek tipi kıllanma veya böbrek üstü bezine bağlı bozukluklar görülebilir. Bunlar bir hastalık işaretidir ve uygun hormon tedavileri ile saçlarda dökülme durabilir. Diğer bir grup kadında ise, özellikle sadece tepe kısmında seyrelme şikâyeti vardır ve başka hiçbir belirti ya da sebep bulamayız. Bu tip kadınlar erkeklerde kullandığımız saç derisine tatbik edilen ilaçlardan fayda görmektedir. Ancak erkek tipi kellikte kullandığımız hormon durdurucu haplardan maalesef fayda görmezler.

İLAÇ TEDAVİSİ VAR

* Saç dökülmesi şikâyeti olan kişiden hangi tetkikler istenir? G
enellikle kan tahlilleri ile bazı hormon tetkikleri ve testler yeterli olur. Nadiren bazı görüntüleme tetkiklerine başvurma ihtiyacı duyarız. Kronik yoğun saç dökülmesinde ve kadın tipi kellikte dışardan tatbik edilen bazı ilaçlar faydalı olabilir. Ancak, bu ilaçlarla ilgili olarak bilinmesi gereken en önemli nokta, bunların kozmetik ürünler olmadığı ve uzun dönem doktor kontrolünde kullanılması gerektiğidir. Geçici saç dökülmelerinde genelde bakım dışında bir tedavi gerekmez. Hormonal bozukluklara ya da beslenmeye bağlı saç dökülmesinde ise, altta yatan sebebin düzeltilmesi saçın normale dönmesini sağlar.

* Beslenme ile saç sağlığı arasında bir ilişki var mı? Saçın yapısını oluşturan en önemli eleman proteinlerdir. Sağlıklı bir saç üretimi için diyetle yeterli miktarda doğal protein almak gereklidir. Bugün için kesin olan, beslenme ile yeterli protein almanın saç sağlığında önemli olduğudur. Balık, tavuk, kuru baklagiller, peynir, yumurta, fındık ve ceviz önemli protein kaynaklarıdır.





Daha sık şekilde arka kısım ve yanların kaldığı saç dökülmesi "modelli" bir tipe sahip olan erkeklerin aksine kadınlarda genellikle daha yaygın bir seyrelme (genel olarak daha az saç bulunması) görülür.
Tablo erkeklerdekinden çok farklıdır ve saç dökülmesi yaşayan kadınlar için yapılması gerekenler hem tanıda hem de tedavide önemli düzeyde uzmanlık gerektirir.
  • Bayanlarda saçların % 95’inin üzerinde kaybın gözlendiği durumda en sık rastlanan saç dökülmesi türü androjenik alopesidir.
  • Baba yada anneden kalıtımla kazanılan büyük bir genetik yatkınlık vardır.
  • Bu durumda saç dökülmesinin sebebi dihidrotestosteron ya da DHT olarak adlandırılan (bütün kadın ve erkeklerin ürettiği erkek hormonları ) ve 5-alfa redüktaz enzimi tarafından etkinleştirilen bir kimyasaldır.
  • Saç dökülmesinin farklı türleri vardır özellikle erkeklerde yoğun bir şekilde rastlanır.
  • Saçta genel bir zayıflama görülmesine rağmen saç kaybının genellikle başın üst ve yan kısımlarında yoğunlaştığı gözlenmektedir.
  • Bu durum genellikle menopoz ile birlikte daha da kötüye gider.
  • Kadınlarda saç kaybının diğer bir ortak nedeni alopecia areata olarak adlandırılan ve popülâsyonun %2 sinden fazlasını tehdit eden, doğuştan gelen bir bağışıklık sistemi problemidir.
  • Burada, saç köklerine beyaz kan hücreleri hücum eder. Ardından kökler çok küçülür ve saç üretimi ciddi bir şekilde yavaşlar, bu nedenle aylar hatta yıllarca görünür bir saç gelişimi olmayabilir. Bir süre sonra, saç hastalıklı bölgelerde eskisi gibi uzayabilir ya da hiçbir yerde uzamayabilir.

Bayanlarda saç dökülmesi ile ilgili ortaya atılan sebepler

  1. İki X kromozomun tam bir kadın olmadığın anlamına gelir.
  2. Saçlarınızı çok sık yıkamanız saç dökülmesine yol açar.
  3. Çok taramanız ya da fırçalamanız saç dökülmesine neden olur.
  4. Fön ve perma kalıcı dökülmeye neden olur.
  5. Şapka kullanmak da bir nedendir
  6. Saçlarınızı tıraş ettirmeniz daha zayıf büyümelerine neden olur.
  7. Başınızın üzerinde doğrulmanız dökülen saçlarınızın tekrar çıkmasına yardımcı olur.
  8. Çok çalışan bir beynin getirisidir.

Saçlarınızın döküldüğünü fark ettiğinizde

  • Saç dökülmesi şikayeti ile gelen hastaların öncelikle saçlarının ne kadar döküldüğü öğrenilmelidir.
  • Çünkü günde 25-100 saç telinin dökülmesi normaldir.
  • Her saçın yaşı farklıdır.
  • Ve her saç farklı zamanlarda dökülecek demektir.
  • Gelişim döneminde saç en fazla 2 ile 6 yıl arasında kalır.
  • 4-5 yıl sonra bu dökülecek yerine yenisi gelecektir.
  • Bunun dışında kişinin her gün 150-200 saç teli döküyorsa problemi var demektir.
  • Hastanın rejim yapıp yapmadığı, aşırı stresli olup olmadığı, yaşadığı ortamın fiziksel şartları öğrenilmelidir. Çünkü bu faktörler kişinin saç sağlığı ile doğrudan ilgilidir. Eğer bunlardan sonuç alınamazsa kişinin hastalık problemi olup olmadığı öğrenilmeye çalışılmalıdır.
  • Vücutta enfeksiyon var mı, troid bezlerinde sorun mu var, kanser tedavisi mi gördü?
  • Kan tahlilleri yapılmalı ve böylece bütün hormonların dengesi öğrenilmelidir.
  • Ve testler sonucunda saç dökülmesinin nedeni iyice öğrenilip ona göre bir tedavi uygulanmalıdır.

Tavsiyeler

  • Bayanlarda saç kaybının bazı nedenleri geçicidir – genel sağlık kontrolü yaptırın ve sabırlı olun.
  • Ailenizde saçları dökülmüş bir bayan olup olmadığını araştırın ne kadar risk altında olduğunuz konusunda bir fikir edinmiş olun.
  • Ümit veren ürünler için hak iddia etmeyin.
  • Bazı bayanlar saç ve peruk gibi yüzeysel ürünler kullanarak bunun üstesinden gelmektedir – siz de kendi tarzınızı bulana kadar azmedin.

Saç kaybını artıran etkenler

  • Tükenmişlik durumu, stres
  • Ateş, enfeksiyonlar
  • Tiroid bozukluğu gibi bazı hormonel ve metabolik hastalıklar (Tiroid bezi tembelliği)
  • Kansızlık
  • Mevsimsel dökülmeler
  • Hamilelik ve emzirme dönemleri
  • Beslenme bozuklukları, bilinçsiz ve ağır sık tekrarlanan diyet rejimleri, alkol bağımlılığı
  • Kanser tedavileri gibi ilaçların kullanımı
  • Zehirlenmeler
  • Radyasyon
30 yaşından sonra hele de menopoza girmişseniz saçlarınızın dökülme ihtimali oldukça yükseliyor.Neyse ki kadınlarda kellik çok nadir görülüyor.Erkeklere oranla bu açıdan şanslıyız sanırım.Ama kadınlardaki saç dökülmesinin başlıca nedeni kalıtsal faktörler. Bunun yanı sıra, hormonlarımızdaki değişiklikler, gebelik ve aşırı stres de saçlarımızın azalmasına neden oluyor. Troid rahatsızlıkları ya da diğer hormonal değişiklikler, anemi, kötü beslenme saç dökülmesine neden olabilir. Alopesi areata da saç dökülmesi sebebi olarak bilinir. Alopesi areata, saç köklerine zarar veren bağışıklıkla ilgili bir hastalıktır. Dökülme sonrası yama şeklinde boşluklar oluşur. Bu dökülme tipini kaşlarda veya vücudunuzun diğer yerlerinde de görebilirsiniz. tedavi yolları ise :
Kortizonlu ilaçlarla yaygınlaşması ve deri iltihaplanması durdurularak saçların yeniden çıkması sağlanabilir. mutlaka erken tedavi edilmelidir.En az iki hafta veya 1ay içerisinde tedavi edilebilirse, saçın tekrar çıkma şansı daha çok olur ! Saç nakli de doğru adaylar için mükemmel bir tedavidir fakat pahalı olabilir. Uzun süreli durumlarda peruk da düşünülebilir. Hasta saç dökülmesi görülen bölgeyi sprey veya özel pudralarla kapatabilir. Yıkamadan sonra uygulanan bu ürünler oldukça doğru görünür.Biotin ve çinko sülfat alımı saçınız için iyidir.

Kadınlarda saç dökülmesi
Saç dökülmesi erkekler kadar kadınların da sorunu. Hatta bu sorun kadınlarda da kelliğe yol açabiliyor.

Saç dökülmesinin sebepleri genellikle aşırı stres, vücuttaki hormonal değişiklikler ve ya çeşitli tıbbi tedavilerdir. Bu durum genellikle aniden ortaya çıkar ve birçok kadında 6 ay içinde düzelir, çok az kadında kronik bir problem haline gelir. Çok endişeli ve sinirsel olarak zayıf kadınlarda saç dökülmesi kelliğe kadar varabilir.

Neyse ki kadınlarda erkelerin aksine telojen dönemi geçici olabiliyor ve genellikle saçlar yeniden büyümeye başlıyor. Herkesin yaşamının yüzde 15’lik bir kısmında telojen (saç büyümesi siklusunda dinlenme safhası) yaşanıyor. Aşırı stres ve sinirsel hastalıklar bunun tetikleyicisi oluyor. Yaklaşık 3 ay boyunca kadınlarda saç dökülmesi aşırı derecede artıyor. Yeni saçlar büyüyene kadar saçlar oldukça azalabiliyor.

Yetişkinlerin birçoğu bu saç dökülmesi sorununu yaşamıştır. Saçlarını tararken, taraklarında kalan bir dolu saça üzüntüyle bakmıştır. Bu dönemler genellikle çok stresli oldukları dönemler rast gelir.

Kadınlarda görülen saç dökülmesinin bir diğer çeşidi de hormonlardan kaynaklanan genetik saç dökülmesi. Annelerinden ya da babalarından geçen genler yüzünden tıpkı irsi bir hastalık gibi yaşanıyor. Kadınlarda genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkıyor ve maalesef telojen dönemi gibi kendiliğinden geçmiyor.
Araştırmalar kadınların yüzde 13’ünün menopoz öncesi ve ya sonrası dönemlerde bu tür saç dökülmeleriyle karşılaştıklarını gösteriyor, 65 yaş üzeri kadınlarda ise bu genetik dökülmeler yüzde 75’lere kadar çıkıyor.

Genetik olan bu saç dökülmeleri kadınların ver erkeklerin vücudunda bulunan ve ailelerinden gelen ortak genler yüzünden ortaya çıkıyor. Bu genleri vücudunda daha fazla toplamış insanlar daha çok saç dökülmesi problemi yaşıyor ve bu sorun kelliğe kadar varabiliyor.

Kadınlarda saç dökülmesinin bir diğer nedeni de, aloepsi denilen ve toplumun sadece yüzde 2’sinde görülen bir durum. Bu durumda saç hücreleri kandaki akyuvarlar tarafından saldırıya uğraması. Bu durumda saçlar yavaş yavaş zayıflıyor ve zamanla saç büyümesi tamamen duruyor.

Her tedaviye inanmayın
Saç dökülmesine karşı herkesin bir yöntemi vardır. Fakat şunu aklınızdan çıkarmayın, duyduğunuz her tedavi işe yaramaz hatta az olan saçlarınızı da kaybedebilirsiniz. Kellikle yaşamaya alışın demiyoruz, fakat yanlış tedavilerden kaçının. Kellikle baş etmek için kozmetik çözümlere başvurabilirsiniz ya da saç ektirme gibi tıbbi yöntemleri deneyebilirsiniz.

Saç dökülmesi günümüzde ilaçla tedavi edilebilir durumda. Kan basıncınızı düzenleyecek ve sizi stresin yan etkilerinden kurtararak saç büyümesini hızlandırabilecek ilaçlar ve kremler mevcut. Bunun için öncelikle bir doktora başvurmalısınız. Bunun yanında bir de cerrahi gerektiren yöntemler var.

Cerrahi operasyonlarla saç dökülmesi tamamen durdurulabiliyor hatta saçların büyümesi hızlandırılabiliyor. Ama yine de bunlar ciddi şekilde düşünülmesi gereken yöntemler.

Saç nakli
Bunun için vücudunuzun herhangi bir yerinden saç kökleri alınarak, kelleşen bölgelere ekiliyor. Bazen bu yöntem için iğne kullanılıyor. Bir çok kadın bu yöntemle hemen bütün sorunlarının bitmesini istiyor fakat böyle bir şey mümkün değil, yapay köklerin ekilmesinde sağlanan başarı kadınların istediği kadar büyük değil.

Kafa derisini küçültme
Bu yöntemde kelleşen bölgeleri yok etme mantığı var. Kafanızda hala saç olan bölgeleri esneterek kel bölgeleri azaltılmaya çalışılıyor.

Unutulmaması gerekenler
• Kadınlarda saç dökülmeleri genellikle geçici nedenlerden kaynaklanır. Bu yüzden genel sağlığınızı kontrol edin ve sabırlı olun.
• Ailenize bir göz atın ve kelleşme riskinizi öğrenin.
• Mucizevi ilaçlardan çok fazla medet ummayın. Unutmayın ki kadınların kelleşmesinin henüz bir çaresi bulunamadı.
• Birçok kadında kozmetik ürünleri, kullandıkları şapkalar kelliğe ve saç dökülmesine yol açabiliyor. Sizinkileri iyi seçin.

Kadınlarda Saç Dökülmesinin Nedenleri(Alopesi):

Dökülme
  • Kadın tipi Androgenetik Saç Dökülmesi => En Sık
  • Strese bağlı saç dökülmesi (Telojen Effluvium) => Sık
  • Kişiye bağlı saç dökülmeleri
    • Saç yolma takıntısı (Trikotillomani)
    • Traksiyon kelliği
  • Alopesia Areata
  • Üçgensi (Triangular) alopesi
  • Yaraya bağlı saç dökülmesi

Kadın Tipi Androgenetik Saç Dökülmesi:

Saç Dökülmesi
Kadın Androgenetik Saç Dökülmesi Ludwing Sınıflaması:
I. Saçlarda yaygın seyrelme (arka tarafa doğru daha belirgin)
II. Yaygın seyrelme (önlerde belirgin dökülme-ön saç çizgisi korunmuş)
III. Erkek tipi alopesi (tüm kafa derisinde- önde belirgin)

  • Saç foliküllerinde kalıtsal bir duyarlılık mevcuttur.
  • Kadınların yaklaşık 1/3 ünü etkiler.
  • Kadınlarda saçlarda incelme veya seyrelme, doğru zamanda doğru tanıyla medikal veya cerrahi olarak tedavi edilebilir.
  • Bilardo topu (cue ball) görünümlü gerçek kellik kadınlarda nadirdir.
  • Kadın tipi androgenetik alopesi Ludwing sınıflamasına göre 3 gruba ayrılır.

Kadınlarda Strese Bağlı Saç Dökülmesi (Telojen Efluvium):

  • Telojen efluviumun nedeni stress tir.
  • Fiziksel ya da duygussal stres kaynaklı saç dökülmesi sıktır.
  • Streste saçın dinlenme evresi kısalır-takiben çok sayıda saç dökülür.
  • Streste saç üretimi azalır.
  • Vücut enerjisi yaşamsal doku onarımında kullanılır.
  • Streste saç dökülme ve yenilenme döngüsü 6 ay civarında sürer.
  • Stresle saç dökülmesi arasında => 3 ay
  • Saçların yeniden çıkması => 3 ay
  • Stres ortadan kalktığında saçlar normal gelişimlerini yeniden kazanır.
Telojen effluvium nedenleri:
  • Major hormonal değişiklikler:
    1. Gebelik => EN SIK
    2. Doğum
    3. Menapoz
    4. Adet dönemleri
    5. Doğum kontrol hapları (oral kontraseptifler)
  • STroid hastalıkları
  • Anemi
  • Ani kilo kaybı- kötü beslenme
  • Eser element azalması
  • İlaçlar
  • Gevşek Anajen Sendromu (foliküle gevşek tutunan saç telleri)
  • Ameliyat, kaza vs..
  • Ağır duygusal stress

Erkek - Kadın Saç Dökülmesinin Farkları:

ERKEKLERDE:
  • Bölgesel saç dökülmesi
  • Kafa derisi ön kısmından başlayarak saç kaybı
  • Erkeklerde saç dökülmesi daha hızlıdır.
KADINLARDA:

  • Yaygın saç dökülmesi
  • Ön saç çizgisi genellikle korunur
  • Tepe bölgesindeki saçlar azalır,seyrekleşir,incelir kısalır ve daha az pigment içerir.
  • Kadınlarda dökülme daha yavaş olur
  • Saç dökülmesi genellikle periodiktir (gebelik, menapoz, mevsimsel değişiklikler)

Kadınlarda saç dökülmesi

Neden olur, ne yapılmalıdır?



Selülit nasıl kadınlara özgü bir durum olarak nitelendiriliyorsa bölgesel kellik veya yoğun saç dökülmeleri de genelde erkeklere özgü bir durum olarak bilinir. Sağlıklı, gür ve parlak saçlara sahip olmak her kadın için önemlidir. Kuaföre gidip basit bir fön çektirdiğimizde bile tüm havamız değişir, kendimize daha çok güveniriz.

Saçlar, cilt ve tırnaklarla birlikte en fazla göz önünde olan ve dikkat çeken fiziksel özelliklerin başında geldiği için sağlıksız görünmeleri bizi mutsuz eder. Hele tel tel dökülmeleri estetik anlamda kötü bir görüntü oluşturmanın yanı sıra sağlığımızla ilgili bir takım sorunların habercisi de olabilir.

Aklınızda bulunsun, günde 50-100 kadar saç telinin dökülmesi normal sayılıyor. Eğer daha fazlası söz konusuysa nedeni aşağıdakilerden biri olabilir:

  • Hormonsal veya metabolik dengesizlikler: Özellikle androjen hassasiyeti; yani vücuttaki erkeklik hormonuna karşı kadının hassasiyetinin değişmesi neden olabilir. Normal koşullarda androjenin (yani testosteronun) DHT’ye (dehidrotestesteron) dönüşmesi, saç köküne giden kan dolaşımını stimüle ederek saç uzamasını desteklemesi gerekir.

  • Kötü beslenme: Kadınlarda çok sık görülen demir ve A vitamini eksikliği saç dökülmelerine yol açar.

  • Genetik nedenler: Bazı kadınlar erkeklerde görülen bölgesel kellik genini almış olabilirler (genelde babalarından).

  • İmmün sisteminde düzensizlikler: Eğer saç dökülmesi zamanla artıyor veya saçlar tutam tutam dökülüyorsa bu durum Alopesi adında bir otoimmün rahatsızlığına işaret edebilir. Saç derisinin küçük bir bölgesinin biyopsisi yapılmalıdır.

  • Tiroit hastalıkları: Hipotiroid veya hipertiroid olan hastalarda saç dökülmelerine sıklıkla rastlanır. Vücut krizde olduğunda saç hücreleri kapanarak enerjilerini farklı bir yöne doğrulttukları için saç telleri zayıflar.

  • Kozmetik alerjiler: Herhangi bir şampuana, maske veya krem gibi bir saç bakım ürününe ya da saç boyasına alerjiniz olabilir...


Ne yapmalıyım?

  • Öncelikle doktora görünmeniz en doğrusu. Sorunun tespiti açısından bir uzmana danışıp en doğru tedavi yöntemini karar vermelisiniz. Doktorunuz ayrıca size almanız gereken vitaminleri de söyleyecektir. Özellikle B, C ve E vitaminleri saç hücrelerini besler. Bir dermatoloğa da danışın. Eğer ciltle, saç derisiyle ilgili bir durumsa en doğru yolu o gösterecektir.

  • Beslenmeden kaynaklanabilecek etkenleri ortadan kaldırın. Genel sağlığınız için de faydalı olacak. Organik, protein ağırlıklı gıdalar tüketin. Şekeri sınırlayın veya tamamen bırakın. Demir ve kalsiyum gibi besinlerin kadın sağlığı için önemi büyük.

  • Kozmetik ürünleri kullanmadan önce mutlaka test edin. Cildiniz hassas ise kafa derinizin tahriş olma olasılığı çok yüksek.

  • Saç derisi masajı, saç derisine kan dolaşımını hızlandırmak açısından faydalı olabilir.

  • Jinekoloğunuzla görüşün; hormon testi ysptırıp herhangi bir düzensizlik olup olmadığını öğrendikten sonra gerekli takviyeleri alın.

  • Saç dökülmesinin tamamen psikolojik nedenlerden ötürü olduğunu düşünüyorsanız bu konuda yardım almanız iyi olur. Eğer çok fazla ve ağır psikolojik stres altındaysanız daha iyi hissetmeye başladıktan sonra tedavi sonucu birkaç ay içinde problemin ortadan kalktığını göreceksiniz.

Saç dökülmesi cerrahi yöntemler



CERRAHİ YÖNTEMLER
Saç dökülmesi cerrahisinde başlıca üç yaklaşım vardır:
  • Saç transplantasyonu (saç ekimi)
  • Kafa derisinin küçültülmesi
  • Flap cerrahisi
SAÇ TRANSPLANTASYONU (Saç ekimi / Nakli)

Saç transplantasyonu arkasındaki mantık, saç dökülmesi eğilimi olmayan bir bölgeden alınan saçın, saç dökülmesi olan bölgelere transplante edildiğinde kendi orijinal bölgesinde olduğu gibi büyümeye devam edeceğidir. Donör (verici) saçların kullanıldığı bölgeler genellikle kafa derisinin temporal (şakak), parietal (şakağın üst tarafı) ve oksipital (ense) bölgelerinden alınır.

SAÇLI DERİNİN DARALTILMASI
Bu işlem saçı dökülmüş kafa derisinden bir parçanın çıkarılmasını ve geriye kalan deri ile birleştirilmesini ve böylece saçlı olan bölgelerin baştaki saç dökülen bölgelerin üzerine örtülmesini içerir.
FLAP CERRAHİSİ

Bu yöntem, kafa derisinin bir tarafından şaçlı derinin bir kısmının alınarak bunun kafanın tepesini örtecek şekilde kendi ekseninde öbür tarafa döndürülmesini içerir. Flap cerrahisinin çeşitli tipleri vardır; ancak en yaygını 20. yüzyılın ortalarında bu yöntemi bulan Dr. Jose Juri'nin adıyla anılan Juri Flap olarak bilinir.
Saç dökülmesinde uygulanan cerrahi yöntemlerle ilgili daha detaylı bilgi için lütfen cilt doktorunuza başvurunuz.